EkzeN

Şeker Portakalı Kitap İncelemesi

07.11.2022
979
Şeker Portakalı Kitap İncelemesi

Şeker Portakalı Kitap İncelemesi ile sizlerleyim. Şeker Portakalı, Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos’un yazdığı tüm dünyayı etkisi altına almayı başaran 1968 tarihli dram ve çocukluk romanıdır.

Şeker Portakalı Kitap İncelemesi

“Büyüdüğümde, Amazon Ormanları’nın bir kısmını satın alacaktım ve göğe değen bütün ağaçlar benim olacaktı. Bir dükkan dolusu melekli şişe satın alacak, kanatlarının ucunu bile kimselere vermeyecektim.” işte böyle demişti Zeze, yeni taşındıkları küçük evin bahçesindeki bütün güzel ağaçlar kardeşleri tarafından kapılıp kendisine hiç ağaç kalmadığında. Tabi ablasının önerisiyle arka bahçeyi kontrol ettiğinde en yakın arkadaşı olacak şeker portakalı fidanıyla kesişti yolu.

Zeze kimdir?


Vasconcelos’un kendi çocukluğundan kalan anılardan esinlenerek “12 günde yazdım ama 20 yıldan fazla taşıdım yüreğimde” dediği Şeker Portakalı, kalabalık ve oldukça yoksul bir ailede dünyaya gelen beş yaşındaki Zeze’nin günlük yaşamını, maceralarını, yakın çevresindekilerle ilişkisini ve iç dünyasını anlatıyor.
Bana göre; duygularını yoğun olarak yaşayan ama etrafındaki insanlar tarafından hatta aile üyeleri tarafından bile (Gloria ablası hariç) anlaşılamayan Zeze, insanlarla iletişim kurma aracı olarak afacanlığı, türlü türlü muziplikleri ve yaramazlıkları seçmiş. Yaptığı yaramazlıklar nedeniyle etrafındakiler tarafından “şeytanın oğlu” olduğuna inandırılsa da; ayakkabı boyacılığı yaparken neden diğerleri gibi 400 kuruşa değilde 200 kuruşa boyadığını soran müşteriye “Bir gün iyi bir boyacı olursam o kadar isterim. Henüz olmaz.” diyecek kadar dürüst bir çocuk.

Sevildiğini, saygı görüp önemsendiğini hissettiği insanların yanında (onu şefkatle tanıştıran Portuga’nın, kremalı çörek alması için para veren öğretmeni Dona Cecília Paim’in, birlikte şarkı söyleyip sokaklarda gezdikleri Ariovaldo Efendi’nin ve kendisini siper edip onu dövülmekten koruyan ablası Gloria’nın) gördüğü ilgiye lâyık olmak için uslu durup derslerine çok çalışan vicdanlı bir çocuk.
Her salı, coşkuyla şarkılarını söyleyerek gelen şarkı sözü satıcısı Ariovaldo Efendi’ye olan olan hayranlığıyla, onu dört gözle bekleyişiyle, ablası Gloria’ya verebileceği satılmayan bir tanecik şarkı sözü kağıdı karşılığında tüm gün çalışmasıyla, şair olma hayalleriyle, sürekli öldüresiye yediği dayaklara rağmen umut ve heyecan dolu bir çocukken şeker portakalı fidanının dökülmesiyle ama daha ağırı  ,ailemden satın alıp babam olabilirsin” diyecek kadar çok sevdiği Portuga’nın ölüm haberiyle küçücük kalbi ve bedeni derin bir depresyona sürüklenir.

Zeze’yi anlatacak çok şey var ama hepsinin yetersiz kaldığını hissediyor insan..

“Annem çok iyi kalpli biri. Bana vururken üzülüyor, hep yavaş vuruyor.”
“Biliyor musunuz babacığım, bundan böyle bana vurmak isterseniz hiç yakınmayacağım. İstediğiniz zaman vurabilirsiniz.”
“Anneciğim keşke ben hiç doğmasaymışım, balonum gibi olsaymışım.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.